
Vaazlar
Paskalya Devresi - 4. Pazar A
Sevgili Kardeşlerim;
Paskalya devresinin Dördüncü Pazar günü geleneksel olarak "İyi Çoban Pazarı" olarak adlandırılır. Bu, İsa'nın bize kendisinden ve dünyada gerçekleştirdiği eserinden bahsetmek için kullandığı bir ifadedir. İsa her insana olan sevgisini bir kez daha bugün ilan ediyor ve bu sevgisi bizi tek tek tanımasında, bizi derinden tanımasında, adımızı bile unutmamasında görülüyor. Hiç kimse Tanrı’ya yabancı değildir. O'nun bizim için tek bir arzusu vardır: Bize bolca hayat vermek.
Bu arzusunun gerçekleşmesi için insan doğamıza bürünmekten, insanın çekebileceği her türlü acıya katlanmaktan çekinmemiştir. Hayatımızdaki her şeye ortak olduğu için bizi tanıyan O’dur. O, yaşamamız için öldü ve dirildi, her zaman bizim için aracılık ediyor ve tarihin akışına ve Kilise'nin yaşamına rehberlik etmeye devam ediyor.
Ancak Rab aynı zamanda, her birimiz ile kişisel bir ilişki sürdürerek arzusunu yerine getirmek istiyor. O bizimle konuşur, bizi arar. Her insan, farkında olmasa bile, hayatında Tanrı'nın sesini duyar ve bu sesi tanıma ve kabul etme yeteneğine sahiptir.
Tanrı insanla konuşarak onu kendisini takip etmeye çağırır, insanın yaşamı için sahip olduğu planı ona açıklar. Böylece insanı sevinç doluluğuna götürür, Rab hayatımızda bol meyve vermemizi bize sağlar.
Papa Francis bizi bu Pazar günü, Rab'den gelen her çağrının gerekli olarak bir görev; kişinin kendi hayatını başkalarının iyiliği için bir armağan haline getirmesine olan bir davet olduğunu hatırlamamıza bizi teşvik ediyor.
Papa Francis şunu hatırlatarak bizi bu Pazar gününü yaşamaya çağırıyor: Kilise’de hepimiz farklı çağrılara, ruhsal armağanlara ve görevlere göre erkek ve kadın hizmetkârlarız. Herkes için ortak olan sevgide kendini başkasına adama görevi, aileyi küçük bir ev kilisesi olarak inşa etmede ve toplumun çeşitli çevrelerini Müjde’nin mayasıyla yenilemede; Tanrı'nın Krallığı'nın bir kehaneti olarak, kardeşleri için kendini Tanrı'ya bahşeden adanmış erkek ve kadınların tanıklığında; Tanrı Sözü’nün hizmetine sunulan atanmış (diyakozlar, rahipler, Episkoposların) kutsal görevlerinde, Tanrı’nın kutsal halkının duası ve birlikteliğinde diğerleriyle olan ilişkide ortaya çıkar. Kilise’deki her özel çağrı, yalnızca diğer herkesle olan ilişkide, kendi hakikati ve zenginliğiyle tam olarak gün ışığına çıkar. Bu anlamda Kilise, tüm çağrıların birleştiği, uyumla ve farklılıkların olduğu ve birlikte Tanrı'nın Egemenliğinin yeni yaşamını dünyaya yaymak için yeryüzüne "açılan" bir çağrısal senfonidir.
Dirilmiş Rab'bin Ruhu bizi kayıtsızlıktan kurtarsın ve bize sempati ve duygudaşlık versin, Sevgi olan Tanrı’nın çocukları olarak her gün yeniden doğup yaşayalım (bkz. 1 Yuhanna 4,16) ve karşılığında sevgide üretken olalım ki, yaşamı her yere götürme yeteneğine sahip olalım, özellikle de dışlanmanın ve sömürünün, yoksulluğun ve ölümün olduğu her yerde... Böylece sevgi alanları genişlesin ve Tanrı bu dünyada daha çok hüküm sürsün.
p. Alessandro Amprino